Back

Phuketteki Her 4 Kişiden 3’ünün Gitmemizi İstediği Yer; James Bond Island I Tayland

Phuket’te herhangi bir caddeye çıktığınızda hiç beklemediğiniz bir anda birileri dönüp size tur bileti satmaya çalışabilir, hazırlık olmalısınız. 😀 Markette, kaldırımda, sahilde otururken, dondurma beklerken… Hayat turizm üzerinden döndüğü için her dört dükkandan bir tanesi de tur şirketi bu arada… Tayland’da yapmak istediklerimiz arasında James Bond Adası’na gitmek, biraz kano ile gezmek, yüzmek ve doğal yaşamın dibine vurmak olunca; başladığımız arayışın sonunda kendimizi bütün bilet satmak isteyen insanlardan kurtararak Jungceylon’da bulmuştuk. Jungceylon Patong’un tam olarak merkezinde yer alan büyük bir alışveriş merkezi. “Tüm yollar sana çıkıyor”u hakedenlerden biri… Her şeyi bulabileceğiniz bir yer. Ancak unutmamalısınız ki; her yerde, her şey için pazarlık yapabilirsiniz. Biz de daha önceki tecrübelerimize güvenerek “AVM’dir burda yapılmaz!” falan demeden pazarlık yapmayı ihmal etmedik tabi… İki kişi için pazarlık ile tur biletlerini 2400 Baht’a kadar düşürdük. (240 TL’ye denk geliyor) Gider de pazarlık yapmazsanız eğer 4000 Baht’tan açıyorlar kapıyı bizden söylemesi… 🙂

James Bond adasına yapılan turlar için çeşitli güzergahlardan giden, farklı aktiviteler ekleyen, yada diğerlerinin uğramadığı adalara uğrayan seçenekler var. Bu noktada dikkat etmeniz gereken nokta ise bilet alırken iki çeşit tekneden birini seçiyor olmanız. Bir tanesi çok hızlı giden küçük tekneler, bunları kullanınca öğlen yemeğinizi küçük bir adada durup orada yemenizi sağlıyorlar. Yaklaşık 10 kişilik gruplar halinde tura çıkılıyor. Çok hızlı hareket ettiği için kusanlar olduğunu öğrendik. Genelde çok hızlı ve birazda aksiyon barındırdığı için gençlerin tercihi diyebiliriz. Hızlı hareket ettiği için de diğerine göre bir ada fazladan gezmiş oluyorsunuz. Diğeri ise biraz daha büyük olan ancak çok hızlı olmayan tekne seçeneği… Aceleniz yoksa eğlenerek müzik eşliğinde ilerlemek istiyorsanız bu seçeneği tercih edebilirsiniz. Öğlen yemeği teknede açık büfe şeklinde veriliyor. Biz büyük tekneyi tercih ettik. Ayrıca yemekler beklemediğimiz kadar lezzetliydi. ☺



Hafifte coğrafi bilgi vermek gerekirse eğer; James Bond Adası Ao Phang Nga Millî Parkı bölgesindeki onlarca adadan sadece bir tanesi… Milli Park; Phuket, Ranong, Surat Thani ve Krabi bölgeleri arasında kalıyor. Batısında, Tayland’ın en dikkate değer denizaltı güzelliklerine sahip Andaman Denizi ile çevrili… Similan ve Surin Adaları da burada bulunuyor. Güneyi ise, ilginç kaya oluşumları, mağaraları ve adaları ile Phang Nga Körfezi ile çevrili… ☺ Haritadan baktığımızda James Bond Adası ve Phi Phi adası gibi turların düzenlendiği bu turistik alanlar bulunduğumuz Patong’un tam tersi bir rotada… Eğer siz de böyle bir durumda kalırsanız eğer hiç endişelenmeyin. Phuketin neresinde olursanız olun otelinizin kapısından gelip alıyorlar. Uzun bir kara yolu yolculuğu yapmanız gerektiğinden tatil matil dinlemeyip sabahın köründe ve lüks dedikleri minibüsleri ile bu arada! ☺

Eğer Phuket adasındaki bu turlardan birine katılacaksanız ki mutlaka katılın, tur şirketi her şeyi planlandığı için sizin ekstra bir hazırlık ya da plan yapmanıza gerek kalmıyor. Biz de tam olarak o rahatlığı yaşadık. Ertesi gün sabah minibüs kapıya geldiğinde biraz daha erken uyanarak yaptığımız hazırlık ile çıktık yola ki saat 7 bile değil daha! 😀 Diğer yolcuları da aldıktan sonra Phuketin merkezindeki bölgeye doğru ilerledik. Phuketin neresinde olursanız olun tur için kalkan bu tür tekneler şehir merkezinde ki limandan hareket ediyor. Bu arada Phuket’te muson yağmurları dönemi dışında hava her zaman güzel ama yine de arasıra yağan-geçen yağmurlara dikkat etmekte fayda var. Limana vardığımız anda öyle bir yağmur başladı ki! Biz dedik geri dönüyoruz. Tur kaptanımız bu duruma alışkın olduğundan tur boyunca böyle bir şeyle karşılaşmayacağımızın garantisini verdi. Yerel halkın hava durumu ile ilgili tavsiyelerine bu yüzden uymanızda fayda var. Havayı koklayabildikleri doğrudur! ☺ İnanır da yolunuzdan dönmezseniz eğer sabah yağmur ile başlayan turunuz gün boyu bol sıcak ve güneş eşliğinde devam edebilir. Bizim olduğu gibi..  ☺

Tabi önce kaptanın savaş alanındaymışız gibi “beni takip edin” tavsiyesine uymanız ve sonrada geminize doğru yola çıkmanız gerekiyor. 😀 Bu noktada limana vardığımızda bizi küçük yarı açık minibüs tarzı araçlar limanın başlangıç noktasından aldı ve geminize kadar götürdü. Burda küçük bir miktar araç için önceden belirtilmeyen bir ödeme yaptık. Sonrası ise toprak kokusu, deniz kokusu, serin rüzgar ve dalga sesleri…

Chao Phraya River’dan sonra biz hayatı böyle akışına bırakmaya alıştık galiba. Deniz kokusuna, dalga seslerine bir ara o kadar dalmışız ki; Kaptan John’un mikrofonu eline alışı ile kendimize geldik. John aslen Asyalı. Tanıdığımız diğer tüm Asyalılar gibi o da takma isim kullanıyor. Malum Asyalı isimlerini anlamak ayrı, söylemek ayrı, akılda tutmak ayrı bir marifet… Bitirdikten sonra ise tekrar açtı müziğin sesini ve turumuza devam ettik.

Büyük tekne ile çıktığımız turda bazı bölgelerde durduk ve kanolar ile adacıkların iç kısmına doğru yol aldık. Kayalıkların içerisinde dört tarafı kara ile çevirili gizli boşluklar var. İçerideki doğa muhteşem! Bu gizli iç denizlere “hong” veya “lagün” deniliyor. O kadar sessiz, o kadar huzurlu ki içerisi! “Çıt” deseniz içerisi yankılanır. Çok temiz ve hiç dokunulmamış. Maymunları ve farklı türdeki kuşları görebilirsiniz. Bu arada her 2 kişiye bir kano ve bir kano şoförü düşüyor.  Kano ile devam edilen gezilerimizin ilki James Bond Adasına çok benzeyen ve yerel halkın ikinci James Bond adası dedikleri yere olmuştu. Adacığı karşımızda gördüğümüz anda sağımızda bir amcada kıyıdaki bir kayalığın üzerine oturmuş biraz da sular içinde gelen geçen herkesin fotoğrafını çekiyordu. Tur bitiminde de Phuket’in merkezine geri döndüğünüzde bu fotoğrafları sizin için hazırlayıp satıyorlar. Tekneye dönüp biraz daha devam ettikten sonra tekrar kanoya bindiğimizde ise bir mağaranın içine girdik. İçerideki rutubet kokusu efsane! Yarasalar bir o kadar fazla ve biz kanodaydık. Bu yüzden bazı yerlerde de başımızı eğerek devam etmek zorunda kaldık. İçerisi de efsane kalabalıktı!
<


İkinci kano turundan da döndükten sonra günü yarıladığımızı farkettik. Siz finaldeki James Bond adasına doğru gün boyu devam ederken ve kanolarla gezerken birileri aşağıda yemek yapıyor olacak. Döndüğümüzde daha önce hiçbir restaurantta yada sokak yemekçisinde yemediğimiz lezzette Tayland yemekleri yedik. Deniz yemeğin tadını gerçekten değiştiriyor bilesiniz! 😀

Bir yandan yemek yerken bir yandan da günlük rutin içinde o kadar çok koşacak şeyimiz oluyor ki; “İnsan durmayı hatırlamalı bazen” diye geçirdik içimizden.  Panak Island çevresindeki yerel halkın her gün bu harika manzara eşliğinde hiiiç acele etmeden yaşadığını görünce insan içten içe kıskanmadık değil tabi.

Yol boyunca sağlı sollu yeşil denizin üstünde devasa kaya parçaları ve yeşil ormanlar gördük. Sırasıyla Panak Island, Honk Island, Khıen derken 40’ın üzerinde birbirinden ilginç ve muhteşem adanın yanından geçtik. Hemen hemen hepsi birbirinden ilginç özelliklere sahip muhteşem manzaralı adalar ve insan kendini bambaşka bir dünyada hissediyor. Bölgenin bu anına kadarki geneli için bir şey söylemek gerekirse eğer; insan yaşamının bulunmadığı sadece turistik olarak gezilen ya da balıkçıların uğrak yeri olan, aynı zamanda da vahşi yaşamın ayak izlerinin bulunduğu bir bölge burası. Tabi bir de filmlere sahne olan derler ya tam olarak ondan… ki James Bond adası dışında korkutucu güzellikteki Tum Talu bölgesinde “Good Morning Vietnam” filmi ve Phang Na koyunda serinin bir diğer filmi ve yine bir Bond klasiği olan “Tomorrow Never Dies” filmi için adamlar kalkmış taaa buraya gelmiş… Haklılar! Tabi James Bond filmi hayranlarının da bildiği gibi turumuzun sonundaki James Bond adasının ismi de 1974 yapımı The Man With The Golden Gun adlı efsanevi filmin çekilmesinden kalma!

Yemek yemeninde verdiği hafif mahmurlaşma ile yolumuza devam ederken birden o inanılması güç görüntü ile karşılaştık. Çölde serap görürsünüzya onun gibi bir sahne… Yemeklerden sonra çay geldi. Tamam Tayland’dayız. Adamlarda çay yok diye bir şey yok ama büyük tekneyi seçtiğimiz için bir kez daha kendimizi o anda tebrik ettik. 😀 Yarım saatlik daha yolculuğun üstüne ise teknenin James Bond Adası olduğunu tahmin ettiğimiz adadan biraz daha açık denizde durduğunu farkettik. Turumuzun finali için tekneden inerek bizi ünlü James Bond Adasına taşıyan Tayland`a özgü uzun kanolara bindik ve adaya geçtik.

Turların kötü yanı ise her etkinliği belli bir zaman dilimine sığdırmış olmaları…. Ne yazık ki James Bond adası için sadece yarım saat vaktimiz vardı. Rehberimiz yarım saat var dediği anda fırdalık adanın önündeki klasik pozu vermek için sahile koştuk. İnsan fotoğrafı çektikten sonra etrafına bakınca anlıyor ki; burası James Bond adındaki enteresan kayalıktan çok daha fazlası… Keçi yoluyla birbirine bağlanan iki ada, birbirinine dayanan dümdüz kayalıklar, mağaralar ve muhteşem bir kumsalla adanın tamamı insanın ruhunu titretecek kadar güzel… Hatıra götürmek isteyenler için bir çok hediyelik eşya dükkanı da vardı ancak sanırım en büyük hatıra suyun tam ortasında dikilen efsane büyük kayayı görmekti.


Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir