Back

İnkaya Çınarı: Ah Bir Dili Olsa da Anlatsa! – Bursa

Uludağ’daki sucuk-ekmek keyfimizin ardından Bursa manzarasına karşı çay içmeden olur mu? Biz de olmaz dedik ve Uludağ’ın eteklerinde yer alan ve adını bulunduğu köy olan İnkaya’dan alan İnkaya Çınarı’na doğru yola çıktık. Sarıkamıştayken bir komutanımızdan duymuştuk… Askeriyenin içindeki araçları göstererek; “Sizin dedeniz Kurtuluş Savaşı’nı gördü mü?” diye sormuştu. Biz de gayri ihtiyarı düşünmeden “Olur mu öyle şey o kadar yaşlı değil bizimkiler” şeklinde bir cevap vermiştik. Sormak istediği tabii ki o değildi. Bize sonrasında dedi ki; “Dedenizi bilmem ama bu araçlar gördü. Bunlara saygı gösterin çocuklar” dedi. Gerisini siz düşünün… Ama Kurtuluş Savaşı ne ki! Şu an yazımıza konu olan İnkaya Çınarı tam 610 yaşında… Bırakın Kurtuluş Savaşını adam Osmanlıyı görmüş… Neredeyse her dönemine de tanıklık etmiş. Ah bir dili olsa da anlatsa dersiniz ya, görünce bizim içimizden o geçti.

Yüksekliği 40 metre olan bir dev!

Yüksekliği 40 m’ye yakın olan bu devasa çınarı biz fotoğraf çekerken karelere sığdıramadık. Her biri tek başına bir ağaç gövdesi kadar kalın dallarının uzunluğu ise 150 m’yi buluyor. Biz bir çaydanlık çay söylemeden önce şöyle bir etrafında gezelim dediğimizde, Bursa’nın neredeyse her yerini buradan görebileceğimizi farkettik. Ağacın manzarası geniş bir perspektife bakmayı ve karelemeyi sevenler için o kadar güzel ki; ağaç mağaç demez kıskanırsınız! Adam hem en güzel manzaraya sahip, hem de en büyük ilgiye… O kadar büyük dalları var ki ayakta tutabilmek için demir destekler koymuşlar… İlgi muazzam… Anıt ağaç olduğu için de koruma altında ki, Türkiye’de bu korumayı en çok hak eden ağaçlardan biri olduğunu düşünüyoruz.

Gerçek Bursa’yı yakından görmek isterseniz:

Dallarının altında yürürken gökyüzüne baktığınızda ihtişamını yeniden fark edebilirsiniz. İnsana aynı anda hem güven, hem de korku veriyor. Düşünsenize onun kadar yaşadığınızı… Her gün gün batımını böyle bir yerden izleyebildiğinizi… Yolunuz Bursa’ya düşer ve gerçek Bursa’yı yukarıdan görmek isterseniz kesinlikle gidin deriz. Uludağ’a doğru yolunuzu çevirdiğinizde bir çok yerden İnkaya Çınarı’na yönlendiren tabelalar göreceksiniz. Her telefonda haritanın bulunduğu günümüzde bir yeri bulmak hiç zor değil ancak ilk gördüğünüz yokuştan korkup vazgeçmeyin… Zorlu yokuşlar sizi bekliyor ancak ulaştığınız manzara ve çay efsane…

Çay demişken, rüzgarında etkisine dayanamayıp üşümeye başlayınca oturduk bir demlik çayın başına… Hava kötü bile olsa insan kalabalığı, çay bahçesi, yaptığı el işlerini satan teyzeler, hazırladığı meyve tabaklarını getiren amcalar hep burdalar, 600 küsür yıldır bu ağacın parçası gibiler… Etrafınızdaki kalabalığa aldırmak için hiçbir nedeniniz kalmıyor. Sadece ısınmak için ince belli bir bardak çay… Biz kaç bardak oldu sayamadık ama bir demlik çayı bitirmeden de kalkmadık. Geri dönüş yolunda ise hiç bu kadar dinlenmemiştik diye geçirdik içimizden… Bu arada derlermiş ki onu uğurlarken bir dilek tutarsanız ve gözden kayboluncaya kadar da susarak ve dua ederek ona bakarsanız olurmuş… Bizden söylemesi! 🙂

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir