Port Arthur, Tazmanya’ya gittiğiniz zaman adanın tarihi hakkında araştırma yapma ve tarihini öğrenme isteğini yaratıyor. Burası şu anda UNESCO Dünya Mirası listesinde de yer alan bir açık hava müzesi olsa da geçmişte mahkumların kapatıldığı devasa bir cezaeviydi. 1830 yılında küçük bir kereste istasyonu olarak hayata başlamış ancak sonraki yıllarda 30 bin mahkumun yargılandığı bir cehenneme dönüşmüş…
Öğrendiğimize göre mahkumlar Port Arthur’a getirilmeden önce de İngiltere suçluları başta olmak üzere Tazmanya’nın bazı bölge ve adalarında zaten yargılanıyormuş ancak üç tarafının da okyanusla çevrili olması Port Arthur’u kolonilerin ceza sistemi içinde en önemli noktalardan biri haline getirmiş… Sömürge bölgesi olan Tazmanya’da mahkumların hapsedilmesi ve çalıştırılması Port Arthur ile başlamış bir durum değil ancak sınırdışı etme ve zorla çalıştırma kararının uygulandığı bu ceza sistemi adanın tarihini çok keskin bir şekilde değiştirmiş. Hem de en batıdaki Sarah Adası’ndan başlayarak.
Nasıl mı? Coşkun Süsoy’un anlatımı ile devam edelim; “28 Aralık 1815 yılında Tazmanya sahillerinde keşif gezisi yapan Kaptan James Kelly güneybatı kıyılarında kara içine giren bir geçit görür. Geçitin ağzındaki küçük adanın bir yanı, deniz yüzeyindeki köpüklü dalgalardan anlaşılacağı gibi sığdır. Küçük adanın diğer yanındaysa dar ve akıntılı bir boğaz vardır. Kaptan James teknesini (Elizabeth) bu boğaza yöneltir. Akıntı ve ters rüzgara rağmen gemisini bu geçitten geçirmeyi başarır. İlerlemeye devam ederler. Giderek suyun rengi koyu maviden kahverengine doğru değişmektedir. Bir süre sonra büyük bir körfeze girerler. Manzara karşısında gemidekiler büyülenir. Koyu kahverengi su ve suyun hemen hizasından başlayan ve içinde yeşilin bütün tonlarının bulunduğu bir orman. Yerlilerin yaktığı ateşlerden çıkan dumanlar ormanın nemli havasında yükseliyor, kanguru kovalayan yerlilerin çığlıklarına Tazmanya kaplanının insanı ürperten bağırışları karışıyor, körfezdeki kahverengi suda siyah kuğular dolaşıyordu. Kaptan James gemisini körfezin güneyine yönlendirir. Karşılarına bir nehir ağzı çıkmıştı. Nehirden içeriye girdiklerinde su daha da koyu bir kahverengine dönmüş ve yüzeyi pürüzsüz bir cam gibi olan suya sahildeki ormanın aksi düşmüştü. Nehirdeki her dönemeçten sonra ormandaki ağaç çeşidindeki değişim nedeniyle yeşilin tonları değişiyordu. Bu ağaçlar arasında biri James’in dikkatini çekti. Kaptan James seyir defterine ve dönüşte Hobart’daki gemi yapımcılarına verdiği raporda bölgede çok miktarda Huon Pine bulunduğunu yazar.
Kaptan James keşif gezisi için tekneyi ödünç veren James Gordon’un adına izafeten nehre Gordon River (Gordon Nehri) adını verir. Körfeze ise daha sonra genel valinin ismi verilecektir: Macquarie Harbour (Macquarie Körfezi). Körfez girişindeki akıntılı ve dar geçite de Hell’s Gate (Cehennem Kapısı) adı verilir. Dönüşte körfezde gördükleri keşif orman ile kaplı adanın güzelliğine hayran olan Kaptan James bu adaya da keşif gezisine parasal katkıda bulunan tüccar Thomas Birch’in eşinin adını verir: Sarah Island (Sarah Adası).
Cennet misali Sarah Adası bir süre sonra insanlar eliyle cehenneme dönüşecekti.”
Coşkun Süsoy bu adanın sonrasında Tazmanya’nın nasıl cehenneme dönüştüğünü araştırmacı yazar kimliği ile kendi sitesinde anlatmış. Biz ilk kez okuduğumuzda tam olarak Tazmanya için ne hissetmemiz gerektiği konusunda kararsız kalmıştık. Tarihi konusunda daha detaylı bilgi edinmek isterseniz eğer siz de Coşkun Süsoy’un araştırma ve gezi yazılarını buradan okuyabilirsiniz. Ancak özetle bahsetmek gerekirse adada şu an Tazmanya Aborjinleri denilen yerlilerden kalmamış ya da sayıları çok az denilebilir. Tazmanya Kaplanı’nın soyu tükenmiş. Bir çok doğal kaynak tüketilmiş ve üzerine bugünkü yaşam kurulmuş. Bunu bu kadar yıkıcı olmadan yapmak mümkün müydü acaba? diye umutsuz bir düşünce ile suçluların yaşadığı odaları, bahçeleri, kilisileri gezmeye devam ettik. O yıllarda nasıldı bilmiyoruz ama şu an daki hali çok sessiz ve bir o kadar da tüyler ürpertici…
Mahkumların kaldığı odalardaki çığlık sesleri, ağlama sesleri, bi yerlere vurma sesi hala var. Teknoloji sayesinde tüm bu sesler yeniden canlandırılmış. Binalar; bir çoğunun sadece duvarları ayakta olmasına karşılık hala özgürlüğünüzü elinizden alacak hissini verebiliyor. İçeride bir de kilise var. Bu kilisenin planını mahkum (mimar) James Blackburn çizmiş ve inşaatını (1836-1840) mahkumlar yapmış. Onun da bugün sadece etrafındaki dört duvarı ve giriş kısmı ayakta duruyor. İçerisi diğer binalarınki gibi bomboş… Port Arthur’un bir de giriş kısmında müzesi bulunuyor. Dilerseniz ilk olarak müzeyi gezebilirsiniz ancak biz müzeyi sona bırakmıştık. Müzede mahkumlardan kalma aletler, bazı mahkumların hikayeleri, Port Arhur’un tarihi ve görevlilerin bilgileri yayınlanıyor. Giriş kısmında da hediyelik eşyaların satıldığı ve cafenin olduğu bir bölüm var. Giriş ücrenleri ise şu şekilde: Yetişkin $ 39, Çocuk $ 17, Aile $ 99 (2 yetişkin ve 6 çocuk)…Son olarak Port Arthur’da yapılan ve ilgi çeken bir çok tur var. Biz uçağa yetişmek zorunda olduğumuz için hiçbirine katılmadık. Her tur için farklı bir saat belirlenmiş ancak eminiz ki sizin de ilginizi en çok çekecek turlardan biri Hayalet Turu olacaktır. Çünkü bu tür Port Arthur gibi bir yerde ve gece yapılıyor. 😀
Port Arthur Turları:
Port Arthur Hayalet Turu
Ücreti: $26.50
Hayaletlere inanır mısın? Karanlık düşer ve Port Arthur’un gizli tarafı ortaya çıkar. Gün batımından sonra gizemli ve entrika dolu farklı bir yer olur. Güneş battıktan sonra 90 dakikalık, fenerle aydınlatılmış Hayalet Turu için Port Arthur Tarihi Sit Alanı’nın karanlık alanlarına çıkılıyor. Turun korkutucu olan yönü; Port Arthur’da 47 yıl boyunca 1000’den fazla mahkum ve görevlinin ölmüş olması ve bazı ruhların hiç gitmediği söyleniyor. Eğer bu tura katılırsanız fener ışıkları karanlıkta size rehberlik ederken, garip hikayeler ortaya çıktıkça, Port Arthur’un sırlarını keşfedeceksiniz ve masalların doğru olup olmadığına kendiniz karar vereceksiniz. 😀 Çooooook korkutucu ama giderseniz deneyin. Bizim için de…
Port Arthur’dan Kaçış Turu
Ücreti: $ 15.00
Port Arthur, bir hapishane için mükemmel bir yer. Hem doğal manzara hem de derin fırtınalı denizler tarafından uzak ve izole edilmiş bir nokta. Tehlikeli durumlara rağmen, kaçma girişimleri çok sık gerçekleşmiş ve bu nedenle birçok farklı önlem alınmış. Buna karşılık hükümlülerde özgürlük arzusu sonuç korkusundan daha ağır basan erkeklerdi. Yetkililer tarafından gözleri korkutulsa da şiddetli ceza ve nihayetinde hayatta kalmayı riske atacak kadar istekliydiler. Port Arthur’dan kaçış turu da her şeyi riske atan hükümlülerle tanışmak için yapılan 60 dakikalık bir tur…
Ölüler Adası Mezarlık Turu
Ücreti: $ 69.00
Ölüler Adası, Port Arthur birçok insanının öyküsünü – yaşamda ve ölümde tutar. Port Arthur’un küçük mezarlık adası, 1833 ve 1877 yılları arasında buraya gömülen 1000’den fazla hükümlü, askeri ve sivil memur, kadın ve çocuk için son dinlenme yeridir. Ölüler Adası’nın iki ayrı mezar bölümü var. Hükümlüler dinlenmeye koyulmuştur adanın güney ucunda çoğunlukla işaretsiz olan mezarlarda, daha yüksek kuzey ucu, mezar taşlarıyla işaretlenmiş özgür ve askeri mezarlara ayrılmıştır. Hükümlülerin anonimleştirmesi, 1850’den sonra, bazı mahkum mezarlara mezar taşları verildiğinde, bir şekilde hafifletilmiş. Bu turda adaya seyahat edecek ve adayı rehberli yürüyüş turuna çıkacaksınız. Dünyanın dört bir yanından buraya taşınan hükümlülerin kişisel hikayelerini, hapishaneyi korumak için hayatlarını veren askerleri, memurları ve onları dünyanın sonuna kadar takip eden ailelerinin hikayelerini dinleyeceksiniz.
Point Puer Boys’un Hapishane Turu
Ücreti: $ 59.00
1834-1849 arasında, üç bin çocuk Port Arthur’daki Point Puer Boys Hapishanesine mahkum edildi. En küçük çocuk daha dokuz yaşındaydı. Port Arthur limanının karşısında bulunan Point Puer, İngiliz İmparatorluğu’nun ilk çocuk hapishanesiydi. Point Puer Boys ‘Hapishanesi turu sizi buraya gönderilen binlerce oğlanın hayatlarına daha derinden dokunmaya davet ediyor. Bu rehberli yürüyüş turunda, erkeklerin günlük yaşamları, bu deneysel hapishanede yaşadıkları ve bu genç erkeklerin bazılarına Point Puer’daki zaman sona erdiğinde neler olduğu hakkında bilgi edineceksiniz.
Yolu Hobart’a düşenler ve Port Arthur Historic Site hakkında bilgi almak isteyenler için…